Bazen ayyyyy! diye bağırasım geliyor.
Uzun uzun blokların içinde yaşıyorum. Ev ev üstünde. Biz salonda hapşırıyoruz karşı komşu balkonundan çok yaşa diyor ...Durum o derece vahim yani..
Akıllı müteahhitler buldukları avuç içi kadar toprak parçasının üstüne bile ev yapmışlar. Bir kaç sene önce ev ararken üçgen salon bile görmüş gözlerimize inanamamıştık. İstanbul'un göbeğinde bir çarpık kentleşme trajedisi. Dur diyen de yok. Hele öyle sokaklar var ki , ambulans ve itfaiyenin girmesi mümkün değil. Allaha emanet yaşıyor insanlar. Benim oturduğum taraf bir nebze de olsa daha iyi diye şükredip avutuyorum kendimi.
Hele bu sıcak yaz günlerinde bazen o duvarlar üstüme üstüme geliyor. Bahçe istiyorum, teras istiyorum hadi hepsinden vazgeçtim aşağıdaki gibi bir balkon istiyorum.
Sadece şehir merkezinde diye 2 oda 1 salon taklidi yapan bir eve bir avuç dolusu para vermek istemiyorum. Ne diye veriyorsun o halde demeyin ben de bilmiyorum.
Üşeniyorum taşınmaya. Ev bul, emlakçıyla uğraş, eşya topla, çıktığın evin yamyam ev sahibinden depozitonu kurtarmaya çalış, elektirik, su, telefon , doğalgazı kapattır, gittiğin yerde bir daha açtır. ADSL naklettir, ikametgah taşı, bankalardaki adresleri değiştir. Yazarken bile yoruldum vallahi. Ben bu tembellikle ne ev bulabilirim, ne de bu cimrilikle taşınma parasına kıyabilirim.
Böyle arada sağdan soldan afakanlar gelir söylenir söylenir dururum anca. Bir sihirli değnek olsa; olsa bana şööyle ucuzundan , büyüğünden, güzel balkonlu, güzel manzaları, ferah , emlakçısız , depozitosuz bir ev bulsa. Eşyaları toplasa, taşısa , her bi işi yapsa bizde melekler ve aslankral ile birlikte bavulumuzu alıp gitsek..
Çok ve hatta imkansızı istiyorum biliyorum, ama yine de istiyorum :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder