Hürriyet

31 Mart 2011 Perşembe

İKİ İLERİ -BİR GERİ

Ilık ılık esiyor rüzgar. Dünya yeni bir mevsime uyanıyor, güneş her gün daha parlak doğuyor.

Yurduma yaz gelirken , kış gidiyor dünyanın öteki köşelerine. Burda güneş doğarken, ay çıkıyor başka ülkelerin göklerinde.

Bir çocuk doğarken, aynı hastane de kapanıyor bir çift göz.

Yeni yeni yürümeyi öğrenirken masum bir bebe, öte yanda dedesi unutuyor adım atmayı, su içmeyi, konuşmayı.

Sazlar çalınıyor bir yerlerde, öte yanı ağıt gözyaşı..

Evren bir doğuyor, bir ölüyor..Mehter adımları gibi, iki ileri - bir geri...

30 Mart 2011 Çarşamba

KENDİMİZİ ŞEYTANA SATTIK

Bu konuyla ilgili kaçıncı yazım bu bilmiyorum. Bildiğim iki şey var ama. 1 - İçim soğuyana kadar yazacağım. 2- İçim hiç soğumayacak.

Bu çocuk cinayetlerini, tecavüzleri, istismarları devam ettikçe içim soğumayacak. Her okuduğum haberde yüreğimin ortasına bir ateş düşecek.

Hep o anı düşüneceğim. " Çok korktu mu? Çok canı yandı mı?" Düşündükçe kahrolacağım.

O masum bakışlı gözleri, minicik kendilerini korumaktan aciz elleri gelecek gözümün önüne.

Sonra öncesinde yaşamış olabileceği şeyler gelecek aklıma, yaşadığı kötü şeyler. " Nasıl katlandı o minicik ruhu tüm bunlara? diye düşünüp kendi kendimi yiyeceğim.

"Allahım evlatlarımı koru" diye geçecek aklımın bir köşesinden sonra ettiğim duadan utanacağım. "Allahım tüm çocukları koru"  diye yüksek sesle defalarca yalvaracağım. "

Allahım sen onları koru çünkü onlar kendilerini koruyamıyor. Ve yazıklar olsun bize ki bizde koruyamıyoruz."

Senin bize emanet olarak verdiğin o küçücük canlara yeterince sahip çıkamıyoruz. Yeterince bile az oldu HİÇ sahip çıkamıyoruz.

Küçük çocuklar dövülüyor, işkence görüyor, tecavüze uğruyor, küçücük bedenleri parçalara ayrılıyor, yeni doğmuş minicik bebeklerin hayatları bir çöp konteynırında son buluyor.

Biz , insanoğlu ne zaman bu kadar gaddar, vahşi olduk. Vicdanımızı ne zaman bu kadar yitirdik? Ne zaman bu kadar delirdik?

Biz kendimizi ne zaman şeytana sattık?

28 Mart 2011 Pazartesi

NÜKLEER ENERJİ

Ben istemiyorum.. Kendi adıma, çocuklarımın geleceği adına, onların çocuklarının geleceği adına.. İsteyen varsa bi zahmet nükleer enerjinin olduğu bir yere göç etsin, bol enerjili yaşasın..

Hiç anlamıyorum ki, nükleer enerji karıtları ve yandaşları oturup bir de konuşuyorlar tartışıyorlar. Dünya bunca zararını çekmişken, hala çekiyorken, izlerinin yüzlerce yıl silinmediği biliniyorken nükleer enerji taraftarı olmak neden. Enerji ucuzlayacakmış, maliyetler düşecekmiş mişş miişş miş..

Önce enerji kaçağını önleseniz, enerji tasarrufunu öğretseniz, üç tarafı denizlerle kaplı yurdumuzun sularından yararlanıp elektirik üretseniz, o güzel popolarınızı kaldırıp rüzgar enerjisinden faydalansanız. Nükleer santrale yatıracağınız paraları , bu işler için harcasanız. Yine mi pahalı enerji. Varsın pahalı olsun ben katlanmaya razıyım. Toplumun büyük bir kesiminin de benim gibi düşündüğünü biliyorum..Geleceğimizden vazgeçmek maliyetine katlanmaktansa pahalı enerji kullanma maliyetine katlanmaya razıyım hem bizim ülkemizde ne ucuz ki? Biz millet olarak alışkınız zaten...
Hodri meydan.. Nükleer enerji tesisi için referandum istiyorum ben bir vatandaş olarak. Benim ve çocuklarımın geleceğine benden fikir ve izin alınmadan karar verilemez!

21 Mart 2011 Pazartesi

SA SA SA

Uyusam, uyusam, uyusam..
Güneşli bir güne uyansam..
Saatime bakmadan eteklerimi savura savura
Sokaklarda dolaşsam..
Annemin evinde, kızarmış ekmek kokulu bir güne başlasam
Babamla uçurtma uçursam
Masmavi denizde kulaç atsam
Tek derdim bir türlü sahip olamadığım o kırmızı bisiklet olsa
Aşık olsam
Midemde kelebekler kanat çırpsa
Sa sa sa....

Yokuştan aşağı koşarak bıraksam kendimi
Yüksek duvarlardan atlasam korkusuzca
Okuldan kaçmak için geceden planlar yapsam
Sonra hevesim kursağımda kalsa
Sa sa sa...

8 Mart 2011 Salı

YA YARIN?!

Bugün " Kadınlar Günü"

Kutlu olsun...

Peki ya yarın?

Ya yarından sonra?

Ya daha da sonra????!!!!!

4 Mart 2011 Cuma

ÖNCE KADINLAR VE ÇOCUKLAR

Kadınlar ve çocuklar katlediliyor bu ülkede...Öyle kanıkasadık ki benzin zammı haberine bile daha fazla tepki veriyoruzdur. Her dakika bir kadın şiddetin kurbanı oluyor, her sanice bir çocuk tacize uğruyor.

EE hani cennet anaların ayakları altında değil miydi? Hani yuvayı dişi kuş yapardı? Hani çocuklar masumdu? Hani her türlü tehlikede ilk önce çocuklar ve kadınlar kurtarılırdı?

Şimdi kadınlar ve çocuklar katlediliyor....

Ece Temelkuran'ın konu ile ilgili cesaret dolu yazısı..

Okumak isteyen için tık

YORGUNLUK

Elim kolum kanadım kalkmıyor uzun süredir. Yorgunluk ve monotonluk kıskacında çırpınıp duruyorum. Evlatlık görevleri, işimin sorumlulukları, anne olmanın verdiği koşturmaca, eş olmanın dayanılmaz ağırlığı derken yoruldum. Yoruldukça monotonlaştım, monotonlaştıkça daha da yoruldum. Beden yorgunluğuna bir de ruh yorgunluğu eklenince katmerli oldu, tadından yenmiyor. Ve farkettim ki belalı birşey bu , bütün ilişkilerini etkiliyor insanın.. Evde konuştuğumuz laf sayısı gece de 50 yi geçmiyor sanırım artık..
Bir hal çaresine koymalı, bir yolunu bulmalı kurtulmalı bu kanserli ruh ve beden halinden..

Şarkıdaki gibi ;

Bir lodos lazım şimdi bana, bir kürek bir kayık,
Zulada birkaç şişe yakut , yer gök kırmızı
Söverim gelmişine geçmişine ayıpsa ayıp
Düşer üstüme akşamdan kalma sabah yıldızı....

2 Mart 2011 Çarşamba

İŞTE BU KADAR...

Yasak delmekte üstümüze yoktur millet olarak. Bunu gururla söyleyeceğimi hiç düşünmezdim ama bu sefer gururla DNS ayarlarımı değiştirdim..

Ve burdayımm :)

1 Mart 2011 Salı

DOKUNMAAAA!

Heryerimize, herşeyimize dokundunuz şimdi de sıra bloglarımıza mı geldi? Hangi  boş gezenin boş kalfasından çıkıyor bu fikirler, hanginizin icadı bilemem .Yahu devlet size bu cin fikirleriniz için mi para veriyor, benim maaşımdan her ay çatır çatır kesilen vergiler sizin gibilere mi maaş oluyor?

DOKUNMAAA, BLOĞUMA, FİKİRLERİME, KELİMELERİME DOKUNMAAA!