Hürriyet

3 Ağustos 2009 Pazartesi

BOŞLUK

Koskocaman bir boşluk hissediyorum. Haftasonu bitti ( diğerleri gibi), yeni hafta başladı ( geçmişte başlayan diğer yeni haftalar gibi.) Zaman denilen şey geçmiş anların tekrarından ibaret sanırım.

Müzik kutusunun üzerinde dönen bebekler gibiyiz. Yüzümüz sürekli aynı yönde. Dön babam dön. Birileri gelip kutuyu kuruyor o ince tiz insanı sinir eden sürekli aynı ses.

Çocukları izledim tüm hafta sonu. İki meleğimi ve arkadaşlarını. Ne kadar öğrenmeye aç, ne kadar yaşamaya hevesli ve ne kadar dikbaşlılar. Öğrenecek ne çok şeyleri, akıtacak ne çok gözyaşları, avuç dolusu kahkahaları var.

Sabah uyandığında dışarı çıkıp çıkamayacağının endişesi ile uykuya teslim ederken küçük bedenini, büyüdüğünde o bedenin ne uykususuz gecelere gebe olduğunu bilmeden gülümsüyorlar dünyaya.

Tatlı yaptım onlara dün akşam. Tüm sevgimle, tüm aşkımla, bütün maharetimle.. Kikir kikir yediler iki kız kardeş. Biri 7 yaş buhranı , diğeri 2 yaş sendromu içinde. İnatlaşıp duruyorlar, kişiliklerini ispat ediyorlarmış öyle diyor doktorlar. Evde bir bakıyorsun savaş var, bir bakıyorsun barış. Bir bakıyorsun mutsuz, huzursuz, tahammül sınırlarını zorlayan iki küçük canavar, on dakika sonra bal gibi, şeker gibi insanın ömrüne ömür katan 2 melek.

Çocuk yetiştirmek bir bombayı patlatmadan etkisiz hale getirmek gibi birşeymiş. Doğru telleri bulmak, yanlış teli kesmemek tam bir strateji işi. Bir taraftan hakkını savunan, özgüveni yüksek, doğru bildiğinin arkasında duran çocuk yetiştirmeye çalışırken ,aynı anda da bunları yaparken saygısızlık yapmaması ,değerlerine örfüne ahlakına bağlı olması için uğraşmak ve bu hassas dengeyi tutturmak ne zor..

Hayat zor, yaşamak zor, tutunmak zor. Gelecek onlar için çok daha zor. Zorlukların üstesinden gelebilecek sabrı ve yeteneği onlara kazandırabilmek bizim için en büyük başarı.

Sevgiyle, sabırla ....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder