Hürriyet

29 Ocak 2011 Cumartesi

KÖKLER

Sağlam bir rüzgar var dışarıda.. Fırtına ile kuvvetli rüzgar arası birşey. Karşımızdaki ağaç bir o yana, bir bu yana yatıp duruyor.Rüzgarın ahengi ya da rüzgarın şiddeti ile...

Şimdi devrilecek bu ağaç diyoruz devrilmiyor. Şimdi kökünden sökülüp fırlayacak diyoruz birşey olmuyor. Hem de yıllardır. Yıllardır aynı ağaç, farklı mevsimlerin farklı şiddetli rüzgarlarına, yazın kavurucu sıcağına, kışın dondurucu soğuğuna, sonbahar ve ilkbaharın bitmek bilmez yağmurlarına dayandı da bana mısın demedi. Ne kökü çürüdü yağmurun şiddetinden, ne de devrildi rüzgarın hiddetinden. Yapraklarını sarartmadı güneşin kavurucu sıcağında. Neden?

Köklerinin sağlamlığından, toprağına olan inancından mı acaba? Sıkı sıkıya bağlı mı toprağına?

 Bu ağaçtan bir ders alabilir miyiz? Bizler de köklerimizle toprağımıza sıkı sıkıya bağlanırsak devrilmez, yıkılmaz, çürümez ve kurumaz mıyız? Bir ağaç gibi olabilir miyiz?

Salabilir miyiz köklerimizi kendi toprağımıza, utanmadan, özenmeden, bölünmeden. Önce kendi toprağımızla bütün olabilir miyiz başka toprakları özlemeden? Kendi toprağımızın vitaminlerini çekebilir miyiz hücrelerimize diğer toprakların vitaminlerine gıpta etmeden? Önce kendimizi öğrenebilirmiyiz, diğerlerine sürgün vermeden?

3 yorum:

  1. hiç beğenmedim bu ne bugün haftasonu.....
    ağacın tüm özellikelrini anlattıktan sonra bende aileme aynı o ağacın kökleri ile toprağa bağlı olduğu gibi bağlıyım desen mükemmel olmaz mıydı :)

    YanıtlaSil
  2. zağanos@ canın sağolsun :)) bağlıyım tabi ki aileme aynen o ağaç gibi belki de daha fazla ama burda bahsettiğim kökler biraz daha derinlede olanlar. Bizi biz yapan değerlerimiz, geleneklerimiz, örflerimiz

    YanıtlaSil