Canınızdır o. Ciğerinizdir. Sabaha kadar başınızda bekleyeniniz, yemeyip yediren, giymeyip giydirendir sen küçükken. Büyüdüğünde bile elini üzeriden çekmeyen ,bir ahına bin kez kahırlanandır da sonra bir anda işler tersine döner.
Yaşlı, huysuz, depresyonik biri olur çıkar karşınızdaki. Ne yapsanız mutlu olmaz, ne verseniz beğenmez, ne alsanız ellemez, ne söyleseniz dinlemez. Yüzünden mutsuzluk, sözlerinden sitem akar sürekli. ( Nadir konuştuğu zamanlarda)
O ister, siz yaparsınız, yine ister yine yaparsınız, o istemeden birşeyler yapmaya çalışırsınız daha da mutlu etmek, size yaşattığı güzel çocukluğa bir nebze de olsa teşekkür etmek için.
Ama yok, bir türlü olmaz. O melek anneniz gitmiş, yerine tanımadığınız bambaşka biri gelmiştir.
Asar, keser, azarlar, yüzü gülmez, sesi yumuşamaz. Hayat ona da zindan sana da....
-Anne Dr'a gidelim ? Hayırrrr gitmicem dedim sana...
-Anne biraz dışarı çıkalım mı? Çık sen nereye çıkarsan bana dokunma da!
-Annecim birşey ister misin? İstemem beni rahat bırakın!
-Anne iyi misin? Ben sana ne yaptım ya!? Bozbek beni rahat bırak, kimse bana bişey yapmadı..
-Çocuklara bakmaktan yoruldun sen. Gel biraz mola ver başka bir çare düşünelim ne dersin? Hayır bu senenin sonuna kadar bakıcam dedim. Sonra zaten bakamam!
-Ama bak yorulmuşsun işte beklemeyelim bu senenin sonunu falan! Offf bozbek bin kere aynı şeyi söyleyip durma bana
- Annecim yemek yapmakla uğraşma, kahvaltı ederiz akşama - Ne yerseniz yeyin , Ispanak yapıcaz dedik ya Allahh Allahh yüz kere aynı şeyi konuşuyoruz..
- Anne akşama bişey lazım mı? Senin birşeye ihtiyacın var mı? - Yooook!
Bunlar en katlanılabilinir olanlarıdır . Bazen öyle şeyler duyar ki kulaklarınız anneciğinizin ağzından ."Hadi beee!, bunu annem mi söyledi şimdi bana. Yok böyle demek istememiştir" diyip diyip aslında öyle demek istediğini de bilirsiniz bir taraftan.
Bazen abuk subuk şeyler geçer aklınızdan, kızgınlığınıza gem vurmaya çalışırsınız. Utanırsınız bir yandan annenize bu kadar kızgın olabildiğiniz için. Annenizdir o , canınızdır ciğerinizdir. Üstelik hala sizin için birşeyler yapmak adına çocuklarınıza bakmaktadır. Ama yine de size söylenenler, yapılan haksızlıklar kızdırır, bezdirir ve üzer sizi. Yapabileceğiniz birşey yoktur. Annenizdir o....
Yaşlanmak zordur, yaşlandığını kabul etmek daha da zor. Yaşlılığın etkileri ile baş etmek bir o kadar daha...
Yaşlı birini mutlu etmeye çalışmak , sırat köprüsünden geçmek gibi...
Mutlu etmeye çalıştığınız annenizdir...O köprünün karşısında sizi bekleyen O'dur. Ulaşmaya, yüzünü güldürmeye çalıştığınız O'dur.
Fakat ya çabalarınız her seferinde sonuçsuz kalıyorsa? Döner miydiniz o köprüden geriye?
yaşlılık çocukluk gibi bir şey sanırım...
YanıtlaSilzor bir durum bu...
kolay gele...
CepAynası@Kesinlikle çocukluk gibi birşey ve dediğin gibi zor...
YanıtlaSilBiraz kendi haline bırakın derim ben...Bazen fazla ilgide insanı bunaltabilir.Ve asla o köprüden geriye dönmeyin:) :)
YanıtlaSilHayatın Süs Payı@ doğru fazla ilgi bunaltır insanı.. Ben de artık çok üstüne düşmüyorum bu olayın..Kesinlikle geri dönmem merak etmeyin :) Sevgiyle
YanıtlaSil