Uzun bir aradan sonra merhaba..
Baktım da bir ay olmuş yazmayalı, bir ay olmuş yazacaklarımı biriktireli, unutalı, sonra tekrar hatırlayalı..
Bir sürü anı biriktirdim , biriktirdiklerimi yitirdim. Anladım ki insan zihni unutuyor, akıldaki kelimeler usulca uçup gidiyor. Yazmayı çok sevmeme rağmen başucunda kağıt kalemle yaşayan biri olamadım hiçbir zaman. Oysa ki herzaman çok özendim kafasında uçuşan kelimeleri aceleyle not edenlere. Elinde fotoğraf makinası hayatın peşinden koşup saniyeleri kayda alabilenlere.
Farkettim ki hep acele yaşadım ben. Hep acelem vardı. Hep birşeylere , biryerlere, birilerine yetişmek, yetmek, zamanımı bölüştürmek zorundaydım.
Uykularım bile bölük pörçük, sabah çalacak alarmı kaçırma korkusuyla tedirgindi. Yumuşacık yastığım diken gibi geldi çoğu zaman, keyifli olması gereken kahvaltılar ayaüstü atıştırmalık, öğle yemeği saatleri bilgisayar karşısında işten ödünç alınmış vakitlerdi.
En çok sevdiğim filmi bile izlerken geceleri uyumamak için efor sarfettiğim oluyordu, tam kitabıma kaptırmışken kendimi yarın sabah erken kalkacağım telaşıyla uyumaya zorladım kendimi bir çok gece. Zorladıkça uyuyamadım, uyuyamadıkça yorgun kalktım, yorgun kalktıkça sinirli bir canavara dönüştüm.
Ne kendine yetişebilen, ne başkalarına yetebilen, herşeyi bölük pörçük , herşeyi yarım yamalak olan, yarım keyiflerden ortalama zevkler çıkartmaya çalışan bir ben.
Şimdiye kadar para telaşı, taksit derdi vs derken ne işten vazgeçebildim, ne isteklerimden. Ne işten keyif alabildim, ne de yaptıklarımdan.
Radikal bir karar verdim ve yeni bir hayata adım attım artık.. Esnek zamanlı çalışıyorum.. Kah evimden çok işim olursa ofisimden. İşler aksamadığı sürece kafama göre açıkçası. Bir nevi yarı ücretli izin belki ücretsiz.
Bir de böyle deneyeceğim hayatı, anne olmayı, eş olmayı, kendimi yaşamayı..
Bir de böyle yazacağım yazılarımı.
Sevgiyle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder