"Hayat beni korkutuyorsun " diye mırıldandı içinden.
-Efendim? dedi o anda uzaktaki kedi ve köpeğin kavgasını seyretmeye dalan arkadaşı.
- "Yaşamak, yaşamak beni korkutuyor" diye tekrarladı ve ani bir refleksle rüzgar yüzünden masadan havalanan adisyonu yakaladı.
- " Yaşamaktan korkmak mı?" dedi karşısında oturan kız gözlerini diktiği yerden ayırmadan." Bak şunlara ne kadar farklılar ama hayatta kalmak için birbirlerini yenmeye çalışıyorlar. Yaşamak bir içgüdüdür ve yaşamaktan korkulmaz" diye devam etti sözlerine.
O an bir teselli cümlesi beklerken böylesi sert bir ifadeyle karşılaşmak şaşırtsa da onu, arkadaşının sözlerini doğru bulmuştu. Ama yine de gönül bu, bir iki destek cümlesi duymak istiyordu.
- Peki ya korkuyorsak? diye ısrar etti sözlerinde." Korkuyorsak ne yapacağız?"
- Yaşayacaksın dedi hiç tereddüt etmeden. Dünyaya geldiğin andan itibaren yaşama savaşın başlar. Korksan da korkmasan da yaşarsın. İyiyi de görür gözlerin, kötüyü de duyar kulakların. Ama sen yine de yaşarsın. En yakınların yaşamayı bırakır sen unutur onları yine yaşarsın.
Korkarak yaşarsan yarım yaşarsın. Korkmadan yaşarsan keyfine varır da yaşarsın. Ama her halükarda yaşamak doğanlara verilmiş bir mecburiyettir. Seçimin sadece nasıl yaşayacağını belirler. Ya yarım- ya keyifine vararak!
Şimdi seçimini yap ve yaşamana bak" dedi arkadaşına, kahvesinden bir yudum aldı ve gözlerini tekrar hayatın ortasına dikti.
Duydukları sarsmıştı kadını. İçinden mırıldandı.. "Seçimin sadece nasıl yaşayacağını belirler?
Etrafına bakınırken az önce yakaladığı peçetenin tekrar yere düştüğünü gördü. Peçeteyi yerden almak için eğildiğinde bir karınca çekti dikkatini. Neredeyse kendinden 10 kat büyük olan bir çekirdeği taşıyordu karınca seri hareketlerle.
"Evet yaşamak bir mecburiyet" dedi. "Bu karınca için bile"..
"Madem yaşıyorum , keyfine varmalıyım" diye düşündü..
- "Hayat senden korkmuyorum" diye mırıldandı içinden
Bu sefer arkadaşı küçük bir tebessümle karşılık verdi ona. Gözlerini diktiği yerden hiç ayırmadan.
yaşamdan korkarak yaşanamaz çok haklısın.. yaşamın keyfine varmak ve sonuna kadar verilenlerin kıymetini bilmek gerek..
YanıtlaSilçok teşekkürler..
Dayatılan@ sor bakalım bi bana.. Terzi kendi söküğünü dikebiliyor mu?
YanıtlaSilYazını okuyunca şöyle bir düşündüm ve geçmişe yolculuk yaptım. Hayattan korkmanın olağan bir duygu olduğu sonucuna vardım. Çünkü hayat korkulacak denli acımasız. Size/Bana; ana rahminden çıkmadan önce, şu zaman sonra büyük bir deprem, şu zaman sonra ondan daha büyük bir deprem yaşayacaksın binlerce insan ölecek deselerdi, bana; iki ihtilâl, iki muhtıra göreceksin, genç yaşta en sevdiğin arkadaşını kaybedeceksin deselerdi; bana, şu yaşında bananı, şu yaşında anneni, şu yaşında ağabeyini kaybedeceksin deselerdi, bana; en olgun yaşında biri yeni evli, diğeri yine çok sevdiğin iki arkadaşını kaybedeceksin deselerdi, hayattan korkardım. Belki de anne rahmine, daha güvenli yere dönmek isterdim. Ana rahminde bana; çok güzel bir çocukluğun olacak, dünyanın en güzel şehrinde yaşayacaksın, okuduğun okulların en başarılı öğrencisi olacaksın, daha lisedeyken çok güzel bir kız seveceksin, onunla evleneceksin, üniversiteyi bitirmende büyük katkısı olacak, birlikte askerlik yapcaksınız, güzel bir kızınız olacak, mutlu bir şekilde yaşayacaksın deselerdi, hemen ana rahminden özgürlüğe, kurtuluşa geçmeyi seçerdim. İnsan hayattan korkmakta haklıdır. Hayat korkulacak kadar acı ve acımasızdır. Ama yaşamak başka bir şeydir. Tüm insani etkinliklerimizi varoluşumuza karşılık bulma çabasıyla geliştirir ve yaşama tutunuruz.
YanıtlaSilHektor@ Haklısın.. Bunları bilerek yaşamak ya da dünyaya gelmeyi seçmek çok zor olurdu. Senin yazdıklarını okuyunca bir anda bende şunu düşündüm." Öleceğimizi bilerek yaşıyoruz". Bu bile yeterince korkutucu değil mi aslında?
YanıtlaSilİnsanın arzuları her zaman ikinci plandadır. Birinci planda varoluş sorunu vardır. Arzu, insanın varoluşunu sürdürmek için ölümden kaçış çabasıdır. Herşey ölüme karşı geliştirilmiş savunma çarkıdır. Bu da canlı olma duygusunu ayakta tutar.
YanıtlaSilSoruna yanıt olarak, evet korkutucu ama ölüme karşı yaşamayı seçiyoruz. Ana rahmindeyken doğduktan bir süre sonra öleceğimizi söyleseler bile, ölene kadar yaşamayı seçerdik.
YanıtlaSil