Bir varmış, bir yokmuş. Kalabalık mı kalabalık, gürültülü mü gürültülü , pahalı mı pahalı bir şehirin tam da merkezinde bir kadın yaşarmış.
Evleri kutu gibi üstüste , salonda hapşurunca karşı dairenin balkonundan çok yaşa denilecek kadar dipdibe olan bir sokakta, bir avuç dolusu kira vererek yaşamaktaymış bu kadın ailesi ile birlikte.
Alışverişlerini marketten yapar, yemek siparişerini telefonla verir, arabasını park etmek için sokakta 40 tur atar , her seferinde bu duruma söylenir ama yine de bu ömür törpüsü yerde oturmaya devam edermiş. Çünkü heryere yakınmış bu sokak. İşine, şehir merkezine, sevdiklerine.
Bu yüzdendir ki, hem söylenir hem de yaşadığı yerin nimetlerinden faydalanmaya çalışırmış.
Bu kadının en sevdiği şey pazara gitmekmiş. Taze sebze meyveleri seçmek, esnafla sohbet etmek bir terapi gibiymiş ona ama bu semte taşındığından beri pazara gidemez olmuş. Pazara gitmek için geçmek zorunda olduğu caddeler, ışıklar, yürümek zorunda olduğu birsürü yol, yokuş varmış.
Her pazar günü niyetlenir ama vazgeçermiş. Çünkü zavallı kadının öyle bir hastalığı varmış ki poşetleri tek başına taşımasının imkanı yokmuş.
Kadıncağız hep pazara gitmek istediğinde eşi yardım teklif eder ama kadın tek başına gitmekten keyif aldığı için bu yardım teklifini red eder ve en sonunda pazara gitmekten vazgeçer mutsuz ve söylenerek evde otururmuş.
Bir haftasonu kararını vermiş şehirli kadın. Bu hafta vazgeçmeyecek ve tekbaşına pazara giderek alışverişini yapacak ve ruhunu da huzura kavuşturacakmış En rahat yürüyüş ayakkabılarını giymiş pazarın yolunu tutmuş. Tabi herzaman olduğu gibi kocasının yardım teklifini de geri çevirmiş.
Pazara vardığında , tezgahlardaki tazecik sebzeler, rengarenk meyveler, çeşit çeşit kıyafetler, çiçek fideleri, kuruyemişler, pazarın o kendine has gürültüsü ve kokusu aklını başından almış kadının.
1. tezgah, 2.tezgah derken kendini öylesine kaybetmiş ki, bir bakmış elleri kolları dolmuş. Poşetler taşınması imkansız hale gelmiş.
Pazarın başına çıkıp taksi beklemeye başlamış. Ama bir türlü taksi gelmiyormuş. Bu trafiğe taksinin girmesi neredeyse imkansızmış. Mecbur yüklenmiş poşetleri tutmuş evinin yolunu. İnleye , ağlaya, söylene, puflaya sonunda evine varmış. Kapıyı açar açmaz poşetleri ellerinden atmış. Canı öyle yanmış, kolları öyle ağrımış ki aldığı bir koli yumurta bile aklına gelmemiş o an.
Salona geçip oturmuş ve bundan sonra kendine iyi niyetle yapılan yardım tekliflerini geri çevirmemeye, ukalalık yapmamaya, gücünün sınırlarının üstüne çıkmamaya söz vermiş.
Gökten 3 elma düşmüş, en çürüğü lazım olduğunda ortalıkta bulunmayan taksicilerin başına!
Kendime not: Pazara giderken yanında muhakkak poşetleri taşımak için bir yardımcı götür. Yoksa yardımcı evinde otur. Marketlerin suyu mu çıktı?
:) hepimiz aynı hatayı yapıyoruz galiba... ne işin var di mi? sen sen ol aklında tut bu dersi..
YanıtlaSilDayatılan@ tutarım da en fazla kollarım eski uzunluğuna geri dönene kadar. Huylu huyundan vazgeçer mi?
YanıtlaSilomuza asılabilecek iki küçük çanta alırsan acı çekmeden daha fazla şey taşıyabilirsin, yardım teklifini de pazar çıkışında seni gelip alması yönünde değerlendirmeni tavsiye ederim :)))
YanıtlaSilBenim evi tarif etmişsiniz gibi geldi bana,ben yıllardır marketin suyumu çıktı diyenlerdenim.
YanıtlaSilYonca@ tavsiyeler not alındı. Teşekkür ederim :))
YanıtlaSilasyayazar@ metropolün göbeğinde yaşam bazen çileli olabiliyor :(
YanıtlaSiluykum kactı ust kattakı kadın topuklu terlıklerıyle beynımı deldı sankı
YanıtlaSilkjalktım salona geldım
sayfanı okudum
sen cok yasa emı:)
Öykü@ benim tepemde de var öyle bir tıkırık hanım..sanırsın flamenko ayakkabısıyla dolaşıyor
YanıtlaSilBENİM PAZAR ARABAN VAR (MİNİKUPIR IM BENİM DİYORUM ) ONU ALIYORUM HARİKA BİR YARDIMCI YORULDUM YETER ARTIK DA DEMİYOR.
YanıtlaSilkıyamam^^
YanıtlaSilELİF@ bizim burda pazar arabası pek zor iş
YanıtlaSilnini@ ahhh kıyanlar kıydıı.. .:((
YanıtlaSilKüçükken annemin yanında 'taşıyıcı' olarak pazara giderdim. Dediğin gibi o tezgâh senin, bu tezgâh benim saatlerce dolaşırken fileler de dolardı. 'Kendine not'u' dikkate almalısın sevgili bozbek, kolay değil. Yumurtalara yazık olmuş.
YanıtlaSilHektor@ Annem aynı şeklide beni de taşırdı yanında pazarda. Çook sıkılırdım ..
YanıtlaSil:))) Ben de eşimi götürürüm genelde yoksa bir şey almam çünki eziyet baştan sonra.
YanıtlaSilnursalkımı@ ama pazarda özgür olmak lazım.. Öyle eşle çocukla da olmuyor ki :)
YanıtlaSilpazarın farklı bir havası var sahiden, o yüzden tatlı bir yorgunluk olmalı bu. yine de yardım teklifleri reddedilmemeli! =)
YanıtlaSilha ha ilk kısım aynı hepimizin. balkona bile çıkmam o yüzden.
YanıtlaSilalışveriş evet ya doğrusunu yap işte.
kedicik@ dün yine gittim ki.. cidden terapi :)
YanıtlaSildeeptone@ yakın yerlerde mi yaşıyoruz ne?
YanıtlaSil