Hürriyet

25 Aralık 2009 Cuma

FEMİNİZM

Şu feminizm denilen ve artık kesinlikle erkek icadı olduğunu düşündüğüm akımı şiddetle kınıyorum ve ben kadın gibi kadın olmak istiyorum arkadaş.

İstemem işlerime erkek yardımı. Gölge etmesinler başka ihsan istemem. Mutfağıma erkek girmesin kardeşim, balkona çıkıp çamaşır falan da asmasın benim adamım. Ayağında çocuk sallayıp, ninni söylemesin veyahut " Dane dane benleri var yüzündeee yüzündee" diye toz almasın etraftan. O erkekçe işleri yapsın. Ampul değiştirsin, vida sıksın, conta taksın, eşya taşısın, su bidonu itelesin, market poşetlerini taşısın.

Varsın ben ayağına çay götüreyim, varsın sağda solda bıraktığı bardağı bulaşık makinasına koyayım. O benim ağrıyan ayaklarıma , tutulmuş omuzlarıma masaj yapsın yeter.

Sabah kalkayım, kocamı işe göndereyim, çocuklarımı okula postalayım. Yapayım kahvemi alayım kitabımı keyif yapayım. Akşam yemeği hazırlayayım, çocuklara ders yaptırayım.
Kadınsal işlerle ben uğraşayım.

Feminizm çıktı erkeklere yaradı. Çalışan kadın olucam, kariyer de yapıcam, çocuk da bakıcam, ev de temiz olucak, hünkar beğendi 30 dakikada hazır, en bakımlı olucam, conta da değiştiririm erkeklerden neyim eksik, bir ampule mi yenileceğim derken adamlar yaydılar kendilerini oturdular aşağı. Adamların g.tleri, göbekleri büyüdükçe eş zamanlı olarak bizimkiler küçüldü. Sıfır beden modasının çıkış noktası da bu değilse benim adım da bozbek değil.

Bunca işi yap, bir de üstüne en bakımlı , en gülümseyen ve en enerjik halinle kocanın karşısına çık ki ,adamı elinden kaçırma. Hadi ordan be!

Dedim ya şiddetle kınıyorum. Feminist falan değilim ben kardeşim. Olmayacağım da.
Bu tuzağa düşmeyelim, düşenleri uyaralım!

5 yorum:

  1. kusura bakma lütfen, sana katılamıyorum; belki de feminizmden senin algıladıklarınla benimkiler farklı.Bu yüzden .

    Üstelik ben "feministtim" ve "feminist erkek" ve "kız" öğrenciler yetiştiriyorum :)))

    YanıtlaSil
  2. minimalist@ niye kusura bakayım. muhtemelen feminizmin farklı noktalarından bahsediyoruz elbette ki. Hem farklı görüşler olmaz ise görüş sahibi olmanın ne anlamı kalıyor ki.. :)Sevgiyle

    YanıtlaSil
  3. kesinlikle :)) benden de sevgiyle.

    YanıtlaSil
  4. Bloglardaki yorumları okumayı bunun için seviyorum. Bozbek ve minimalist, aynı kelime/kavramları kullanıyor olsanız da çok farklı bakış açılarınız var.

    Bozbek, feminizmden söz ederken bir taraftan kadın-erkek ilişkilerini erkek-egemen kültürel kodlarla okumaya devam ediyorsun. Yani kafandaki hala bir aile tanımı, kadın-erkek işbölümü anlayışı ve hatta "kadın olmak nedir?" "erkek olmak nedir?" gibi sorulara verdiğin belli cevaplar var.

    Feminizm, daha doğrusu feminizmin 1960lara veya 80lere kadarki orjinal ve de radikal versiyonları bunların hepsini reddediyorlar. Onlara göre aile, kadının namusu, centilmenlik, erkeğin kadını koruması, kapıyı tutması, sandalyesini çekmesi vs hepsi ataerkil düzenin kadınların (ve tabii erkeklerin) bize dayattığı kurgular.

    "O erkekçe işleri yapsın" diyorsun, feminizm tam da işlerin böyle "erkekçe" ve "kadınca" diye ayrılmasına, kadına ve erkeğe roller biçilmesine karşı çıkıyor.

    "Feminizm çıktı erkeklere yaradı" diyorsun. Bir feminist buna şöyle cevap verirdi muhtemelen: "Keşke o çıkan feminizm olsaydı ama değil. O çıkan feminizm değil modernite. Feminizm tam da çıkamadığı için kadınlar yine modern düzende erkeklerin kölesi olmaya devam ediyorlar."

    "adamı elinden kaçırma" diyorsun. Feminizm "adamı elinde tutmak için çırpındıkça erkek-egemen düzenin kölesi oluyorsun, farkında değilsin" diyecek sana.

    Vay be, içimdeki gizli feminist canavarı mı uyandırdım ne?!

    YanıtlaSil
  5. Coşkun Hürsel@ öncelikle yazımı dikkate alıp yorumladığınız için teşekkür ederim.
    Kadın ve erkeğin kanun önünde eşit haklara sahip olması gerektiğini hep savundum hr zaman, ama her eylemde eşitlik düşüncesi, yada işlerin ayrıştırılmama düşüncesini savunmadım şimdiye kadar.Fiziksel olarak da, duygusal olarakta yaradılışlarımız, yeteneklerimiz kadın ve erkek cinsi olarak birbirinden oldukça farklı. Bu fark bence işleri biz ayrıştırmasak da baştan otomatik olarak ayrıştırıyor. Bir de kadının en önemli özelliği olan doğurganlık özelliği ve bebeğin hem fiziksel hem de ruhsal açıdan bir süre de olsa anneye olan yoğun bağımlılığı işleri daha da içinden çıkılmaz noktaya getiriyor. Sevgi, saygı, kanunların önünde eşitlik, şiddete hayır vs. gibi kavramları destekler iken, her şeyde koşulsuz eşitlik bana ütopik bir kavram gibi geliyor.
    Ayrıca bir kadının sevdiği bir erkeği elinde tutabilmek için çaba göstermesini köle olmak olarak yorumlamıyorum, bundan keyif aldığı sürece tabi ki.
    sevgiyle :)

    YanıtlaSil