Hürriyet

16 Aralık 2009 Çarşamba

KOMŞU KOMŞU HUU!


Bir apartman 8 daireli.
Giriş kattaki yaşlı teyze yanlız başına yaşıyor ve her sabah erken saatte evden çıkarak bir yere gidiyor. Kandillerde, bayramlarda aşure helva getirir bize sağolsun. Hal hatır sorarız birbirimize gördüğümüzde. Ama onun dışında birşey bilmiyorum. Her sabah nereye gider o yorgun ve yaşlı haliyle , niye yalnız yaşar çoluğu çocuğu nerededir, niye geleni gideni yoktur ?

Onun karşısında birsürü adam kalıyor. En az 8 kişi. 1+1 büyüklüğünde bir eve sığmaya çalışıyorlar. Belli ki uzaklardan gelmişler İstanbul'a. Pencereleri açık oluyor bazı akşam üstleri. Sadece 3 tane ranza gözüküyor. Üstüste yatıyorlar. İstanbul rüyası kabus olmuş birilerine daha. Kimbilir arkalarında kimleri bıraktılar, kimbilir kimler ömürlerini tüketen bir hasretle bekliyor onları, ya da onların göndereceği üç kuruş parayı.

Onların üst katında öğrencilerimiz oturuyor ve evin mevcudu sürekli değişiyor. Gündüz uyuyup gece yaşıyorlar, apartmanımıza enerji ve bol bira kokusu pompalıyorlar. Kaba tabirle baba parası yiyiyorlar. Geçim telaşı henüz uğramamış zihinlerine. Geceleri ya bir müzik sesi oluyor bizi uyandıran, ya bir msn alarmı ya da bir bilgisayar oyunu efekti. Arada sırada bir kadın geliyor. Belli ki içlerinden birinin annesi. Kadın gelir gelmez evden apartmana, sıcacık poğaça kokuları yayılıyor. Çamaşır suyu ve lavanta kokuyor apartman. Apartmana girdiğimde ne zaman bu kokuyu alsam anlıyorum ki öğrencilerin annesi geldi. Anne anne kokuyor her yan.

Karşı komşum , eşi ve çocuğu ile yaşıyor. Çocuğu kızımın iyi arkadaşlarından. Benim kızım onlardan, onların kızı bizden çıkmıyor ama toplasan biz 5 kere gidip gelmişizdir birbirimize. Eşiyle ve ailesi ile ciddi sorunları var belli. Sıkıntısı yüzüne de , sesine de , kızına olan davranışlarına da yansıyor. Kapı önü uzun sohbetler yapıyoruz karşılaştığımızda. Ben çalışıyorum , o çalışmıyor bu yüzden de vakitlerimiz bir türlü çakışmıyor.

Üst katımdakileri hiç tanımıyorum. Sadece 2 erkek oturuyor onu biliyorum. Sabahları merdivende günaydın diyoruz birbirimize. Aynı duvarları paylaşıyoruz ama insani paylaşımımız bir günaydından ibaret. Muhtemelen onlar benim sesime çok aşina. İki çocuğu idare etme çalışmalarında zaman zaman yükselen sesim onları yerlerinden hoplatıyordur. Tıpkı onların yere düşen spor aletlerinin seslerini beni hoplattığı gibi. Yaklaşık 1 sene boyunca gelen seslere bir anlam veremedikten sonra anladım spor yaptıklarını ve evde bir sürü spor aleti olduğunu.

Onların karşısında makyöz bir kadın ve oğlu birlikte oturuyor. Kadın geceleri çalıştığı için gündüz uyuyor. Ve gündüzleri oluşan en ufak bir sese bile çok tahammülsüz. Geçen gün büyük bir kavga çıkardı sokaktaki sesler yüzünden. Tesadüfen ben de evde idim o gün. Kadının bizim apartmanın delisi ilan ettim. Hiç kimseyi bulamaz ise kendiyle kavga ediyor. Yine de bana bir zararı yok. Gördükçe birbirimizi selamlaşır konuşuruz , bizim kızları pek sever.

Aynı çatıyı, aynı duvarları, aynı merdivenleri paylaşıyoruz komşularımızla. Bir deprem olsa, bir yangın çıksa belki aynı kaderi de paylaşacağız. İçimizden birinin hıçkırıkları karışırken geceye bir diğerimiz de ortak oluyoruz bu sese. Kahkahalarımız çınlatırken evimizin duvarlarını, duvarın diğer tarafında onların odaları.

Komşu komşu hu!!

4 yorum:

  1. sen gene bir kaç kişiyi tanır olmuşsun ben onuda bilmiyorum ne yazık ki ne günaydın nede iyi akşamlar var bu apartmanda kim kime dum duma:(

    YanıtlaSil
  2. Funda'cım @ 5 senedir ancak bu kadar tanıyabildim :)

    YanıtlaSil
  3. Ne hoş bir yazı olmuş,ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
  4. Nehircce@çok teşekkür ederim canım. Sevgiler

    YanıtlaSil