Hürriyet

18 Ekim 2010 Pazartesi

YAĞMUR, KEYİF, KEYİFSİZLİK ÜZERİNE...

"Hiç sevmiyorum yağmurlu havaları" cümlesiyle başlayan bir yazı yazmaktan günledir kaçınıyorum. Ve en sonunda anladım ki benim sevmediğim yağmurlu havalar değil, yağmurlu havalar ile ilgili kurduğum aktivite daha doğrusu aktivitesizlik düşlerimi gerçekleştirememek.

Üzerime bir battaniye alıp DVD'nin karşısına kurulamamak, dışarda yağmur pıt pıt atarken yatakta tembellik yapamamak vs. Bunun yerine sabah 6 'da kalkıp iş için hazırlanmak, işe koştur koştur giderken bir taraftan şemsiyeye hakim olmak diğer taraftan diğer şemsiyelerin şerrinden kendini korumaya çalışmak ( bu konuyla ilgili başlı başna bir post yazacağım.

Az biraz keyif yapabilecek durumda olsam işten kaytarsam misal bir gün yada kızları anneanne babaanne şevkatine verip dinleneyim desem,  bu seferde aklıma evsizler, damı akanlar, çocuğuna ayakkabı alamayanlar, evini köyünü su basanlar geliyor. Diyorum ki kendime " Neyine keyif senin, millet canının malının derdindeyken" Huy bu, aklıma düştü mü bir kere bunlar çıkartabilene aşkolsun..

Velhasıl sevmiyorum yağmurlu havalarıııı...!

3 yorum:

  1. evet, insan dışarıda olanları düşününce çok daha kötü hissediyor. Dayanma gücü versin Allah diyorum. Bir de şu yolda yürürken diğer şemsiyelilerin şerrinden korunma olayına, arabaların su sıçratma dehşetinden de korunmak gerektiğini eklemek isterim..

    YanıtlaSil
  2. ece@ evettt arabalar ve su sıçratma büyük bir terör

    YanıtlaSil
  3. Merhabalar
    Duygusal bir balık olarak:) sonbaharı sevmeme rağmen yağmurlu günler devam ettikçe sıkılır oldum.en kötüsü de yağmurlu havada işe gelmek zorunda olmak, film keyfi yapamamak:(

    YanıtlaSil