Hürriyet

1 Eylül 2009 Salı

KELİMELERİN BİTTİĞİ YER

Ruhum huysuz bugün. Kelimelerin tıkandığı , kafanın karıştığı, doğru ile yanlışın birbirine girdiği, haksız yere yargılamamak için empati yapmaya çalışıp da yapamadığın bir yer var ise tam da oradayım işte.

İki kızım var. Dünden beri düşünüyorum. Bir çöp konteynırında kafası kesilmiş olarak ölü bulunsa içlerinden biri bu acı bana neler yaptırır diye?

Böyle bir durumda insan nasıl uyur? Önündeki bir kase çorbadan bir kaşık alabilir mi? Hergün sokakta gördüğü konteynırlar onun mezarı olur mu? Kendi boynuna dokunup dokunup o acıyı kendinde hissedip hergün kafası bedeninden ayrılır mı? İnsan günde bin kere ölür mü? Evlat acısını hissetmeden bir an bile olsa bir nefes alabilir mi?
Mantıklı bir cümle kurması beklenebilir mi?

Bu acı adamı öldürmez belki ama süründürür. Ölmekten beter yapar. Ölmeyi ister ama davan uğruna yaşamak zorunda olduğunu haykırır kendine bin kere ölürsün günde. Gözünden yaş akmaz, ağzından söz çıkmaz olur belki de..Bu acı adamı delirtir, ne yaptığını ne söylediğini bilmez hale getirir. Ama bir gerçek daha var ki aynı zamanda bu acı adamı dimdik yapar. Kininden , öfkenden güçlendikçe güçlenirsin. Davanın peşinden sürüklenirken kimseye , kimsenin beş kuruş parasına tamah etmezsin. Dünyaları verseler de helal etmezsin..

1 yorum:

  1. Seçkin ve özenli bloğunuza Link Avcısı "Mürekkep Kişisel Bloglar Grubu" arasında link vermiştir, selamlar.

    YanıtlaSil