Hürriyet

28 Eylül 2009 Pazartesi

İKİNCİ DEFA ( 2)

Kendide , bebeğide küçücüktü yeni hayatlarına başlarken. Deyim yerinde ise birlikte büyümüşlerdi. Yepyeni hayatlarına birlikte adım atmışlar, bir çok zorluğa birlikte katlanmışlardı. Taa ki, kadının karşısına hep beklediği hayat arkadaşı çıkana, çocuğuna babalık yapmaya başlayana kadar. Yeniden evlendiğinde kızının yaşı 3'ü biraz geçmişti. Herşey rüya gibi başlamış ve rüya gibi devam ediyordu. Kızı yeni babasını çok çabuk kabullenmiş, kabullenmekten de öte kalbinin en sevgi dolu yerine yerleştirmişti bile. Öyle içten baba diyordu ki, her duyanın gözleri doluyordu.Meğer ne kadar çok ihticayı vardı bu küçücük yüreğin baba demeye. Ağız dolusu baba diyor, yürek dolusu seviyor, öpücüklere boğuyordu yeni babasını. Babasının da ondan aşağı kalır yanı yoktu. Küçümenciğin ihtiyacı olan bütün şevkati veriyordu.

Kadın bulutların üstünde idi. İyi bir evliliği vardı. Aşık olduğu adam yanında idi. Aşık olduğu adam baba olmaya çok çabuk alışmıştı. Kadın mutluydu, çocuk mutluydu, adam mutluydu..

Şimdi ailelerine yeni bir üye daha katılacaktı. Acaba birşeyler değişecek miydi? Kadının aklına böyle bir cümle düşünce yüreği buz kesti. Elini şevkatle karnının üstüne koydu. Gözleri buğulandı. Kalbi bir başka deli atmaya başladı. Minik kızının yüzü geldi gözlerinin önüne. Masum, mutlu yüzü. Bu bebek bu mutluluğu gölgeler miydi acaba? Kafasını sağa sola sallayarak silkindi. Bu düşünceyi kafasından uzaklaştırmaya çalıştı. Hem böyle birşeyi düşünmekten kendini alıkoyamıyor hem de aklına böyle bir düşünce geldiği için kendinden utanıyor , karnındaki minicik bebeğine ihanet ettiğini düşünüyordu.

Devam edecek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder