Hürriyet

1 Ocak 2012 Pazar

GÜNEŞSİZ EVLER

"Doktor girmeyen eve güneş girer diye öğrettiler bize okulda. Ama bizim evlerimize ne doktor ne güneş girdi" diye başladı cümleye.

Geniş omuzları, simsiyah saçları, buğday rengi teni, yeşil gözleri ve insanın içini delen kararlı bakışları vardı. Bakışlarının tersine kelimeler ağzından ürkek ve zorla çıkıyor gibiydi.

Devlet büyükleri ziyaret ederdi evimizi. Anamıza babamıza çocuklarınızı okula gönderin diye sıkı sıkı tembihlerlerdi. Ama bilirler miydi bizim köyden okula gitmek bir ömür yoldu. Bizim oraların kışı çetin olur. Hele kar yağdı mı kurtlar kuşlar bile kalmaz ortalıkta. Ama yine de tembihlerlerdi çocuklarınızı okula gönderin diye. Çocuk aklımla bunları düşünemezdim. Kızardım anneme babama okula göndermiyorlar beni diye. Nasıl olduysa ikna oldular birgün. O günü hiç unutmuyorum. Bisiklet alsalar o kadar sevinmezdim. Gerçi bizim oranın yollarında bisiklette kullanılmaz. Bir hayli zaman yürüyerek gittik okula, ayaklarımın ağrısını hala unutmam. Ama olsun, gidiyordum ya , herşeye değerdi!

Ben gofreti, şişede sütü, boya kalemlerini, telefonu, renkli kitapları ilk defa okula gittiğimde gördüm.

Gidip gelmek zor olurdu kışın okula. O yüzden yatılı kalmaya başladık. Öğretmenlerimizi ana baba bilirdik. Çok eğlenirdik.

Birgün okulun müdürü çağırdı beni yanına. Yüzü sıkıntılı alı al moru mor. Gözleri nemli. O anda anladım bizim oralarda birşey olmuştu. İnsan anasına ölümü yakışıtırır mı hiç? Yakıştıramadım.. Ama ölüm kendi yanına anamı yakıştırmıştı. Annen öldü dediler. Zaman durdu.
 Doktor yoktu, şehire yetişemedi dediler. Dilim lal oldu.

İşte o an ant içtim kendi kanımı içer gibi. Güneş olup doğacak, doktor olup girecektim o evlere. O günden sonra çalıştım. Çalışmamak haramdı bana. Anam için çalıştım, kendi coğrafyamdaki insanlar için çalıştım. Çaresizliği yenmek için çalıştım. Dağlara çıkıp, isyan etmemek için çalıştım. Çorbada tuzum, duvarda bir tuğlam, dünyada bir izim olsun diye çalıştım.

Derecelerle bitirdim okulumu. Yurtdışına gittim. Gitti gelmez dediler. Arkamdan güldüler. Ama işte şimdi burdayım. Bildiklerimi paylaşmaya, öğrendiklerimi öğretmeye, yaraları sarmaya, güneş olup doğmaya geldim. Benim gibi birsürü güneşin doğabileceğini kanıtlamaya, onlara örnek olmaya geldim....

İşte benim hikayem dedi genç ve başarılı doktor.

Gazeteci kadın gözleri nemli teybin tuşuna bastı. Kayıt durmuştu.
Kendi okul yıllarını hatırladı. Utandı...

10 yorum:

  1. nini@ teşekkür ederim..beğenmene çok sevindim..

    YanıtlaSil
  2. Film kareleri canlandı gözümde. Ne mutlu o insana..

    YanıtlaSil
  3. Begonvilli Ev@ Öyle çoklar ki aslında. Bir öğretmen, bir doktor, bir mühendis..

    YanıtlaSil
  4. çok ama çok güzel, kalemine yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
  5. Dayatılanla Yaşamak@ beğenmen beni çok mutlu etti. Çok teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  6. bozbek...
    cok guzeldı..

    YanıtlaSil
  7. öykü@ çok tteşekkür ederim..

    YanıtlaSil
  8. çok hoşmuş cidden,hüzünlendim:(

    YanıtlaSil
  9. sitare@ hüzünlü bir öykü bir sürü benzeri gibi haklısın :(

    YanıtlaSil