Bayram geldi, geliyor, eski bayramlar, bozulan gelenekler derken bir bayram daha geldi ve geçti. Kiminin evlerinde büyük bayram sofraları kurudu, kimileri misafirler ağırladı, mini mini çocuklar bayram harçlıklarını cebe, şekerleri mideye indirdi, yeni yeni ciciler giydi. Ne mutlu bana ki bayramı coşku içinde geçirdim ben de ailemle birlikte. Ama bu coşkuyu yaşarken hep bir yanım buruktu.
Bir camın önüne oturup birisi kapısını çalsın diye bekleyen ihtiyarcıkları düşündüm, elini öpecek annesi babası olmayan minicikleri, çocuğuna yeni bir çorap bile alamayacak durumda olup buna kahrolan anne babaları, tüketimi körüklemek için bol bol duygu sömüren reklamları izleyipte eski hatıraları canlanan insanları, yetiştirme yurdundaki çocukları, huzur evindeki yaşlıları, bayram sofrasına yiyecek bir şey bulamayanları, kapı kapı dolaşıp topladığı şekerleri midesi bozuluncaya dek yemek yerine onları satıp kendine üç kuruş harçlık yapmaya çalışan çocuk adamları, sokak çocuklarını, evsizleri... Bayramı bayram olarak yaşayamayanlar hiç çıkmadı aklımdan. Sevincim buruk kaldı. Çocuğumun başını şevkatle okşayan elimden utandım. Annemin babamın ellerini öpen dudaklarım yandı.
Keşke hayat, HERKESE bayram olsaydı.
keşke...
YanıtlaSil