Bir akşam yemeği masası.
Tüm aile sofrada, televizyonda haberler açık..
Bir şehit cenazesi haberi ..
Arkasından yeni bir sıcak çatışma haberi ve son dakika flaşları...
Sofrada isyan var, araya bir iki de küfür karışıyor...
Haberi izlemekte olan çocukların varlığı unutulmuş kızgınlıktan, öfkeden.
O sırada bu kızgınlığı minicik, masum ve herşeyden habersiz bir ses bölüyor,
Sorduğu soru öyle içten, öyle hesapsız, öyle tarafsız ve öyle yalın ki!
" - Anne bunlar bizden ne istiyor?"
Soru basit ve yalın..Ama düşününce öyle şeyler var ki satır aralarında, buyrun okuyun...
İnsan her durumda bir başkasıdır. Arthur Rimbaud
Hürriyet
28 Eylül 2011 Çarşamba
23 Eylül 2011 Cuma
ESKİ DEDİĞİMİZ BİLE ÖYLE YENİ Kİ ASLINDA
Bazen yazıyorum buraya, sıklıkla düşünüyorum, arkadaş sohbetlerinde ise de bol bol mevzusu geçiyor eski günlerin. "Eskiden insanlar" diye başlayan cümlelerimiz var artık. "Eskiden ben okula giderken, eskiden bayramlarda" diye başlayan "ahhh şimdikiler" diye sonlanan.
Oysa ki ben henüz 33 yaşındayım. Oysa ki benim eskim öyle yeniki. Benim kızım henüz 10 yaşında. Aramızda kuşak farkı oluşmasını gerektirecek kadar fazla sene yok.
Hatırlayabildiğime göre eski dediğim bayramların üzerinden en fazla 25 sene geçmiş olmalı. Korkmadığım tehlikesiz yollardan tek başıma okula gidip gelmemin üzerinden de daha fazla sene geçmiş olamaz. Komşu amcaların gerçekten komşu olduğu , abilerin abi olduğu zamanlar çok uzak değil.
Peki bu sürekli yad ettiğimiz, özlediğimiz daha iyiydi dediğimiz eskiler nerde. 25 sene de mi herşey eski oldu, değişti, bozuldu. Suç geçen yıllarda mı, gelişen teknoloji ve internetin gençliği bozmuş olmasında mı, tv yayınlarında mı, ufacık çocuklar için küçük kadın kyıafetleri üreten mağazalarda mı, abuk subuk çizgi filmileri çizenlerde mi.
Yoksa bunları da balll gibi kabul eden, bunlara göbeğini aça aça kucak açan , açmayanı cahil diye dışlayan bizlerde mi?
Özlediğimiz eski aslında çok yeni ama bizlerde o günlere dönecek yürek yok elalem ne der diye...
Oysa ki ben henüz 33 yaşındayım. Oysa ki benim eskim öyle yeniki. Benim kızım henüz 10 yaşında. Aramızda kuşak farkı oluşmasını gerektirecek kadar fazla sene yok.
Hatırlayabildiğime göre eski dediğim bayramların üzerinden en fazla 25 sene geçmiş olmalı. Korkmadığım tehlikesiz yollardan tek başıma okula gidip gelmemin üzerinden de daha fazla sene geçmiş olamaz. Komşu amcaların gerçekten komşu olduğu , abilerin abi olduğu zamanlar çok uzak değil.
Peki bu sürekli yad ettiğimiz, özlediğimiz daha iyiydi dediğimiz eskiler nerde. 25 sene de mi herşey eski oldu, değişti, bozuldu. Suç geçen yıllarda mı, gelişen teknoloji ve internetin gençliği bozmuş olmasında mı, tv yayınlarında mı, ufacık çocuklar için küçük kadın kyıafetleri üreten mağazalarda mı, abuk subuk çizgi filmileri çizenlerde mi.
Yoksa bunları da balll gibi kabul eden, bunlara göbeğini aça aça kucak açan , açmayanı cahil diye dışlayan bizlerde mi?
Özlediğimiz eski aslında çok yeni ama bizlerde o günlere dönecek yürek yok elalem ne der diye...
22 Eylül 2011 Perşembe
Çocuğunuz İnternetteyken Gözünüz Arkada Kalmasın!
Hızla dijitalleşen dünyaya çocuğunuzun da ayak uydurmasını ve bilinçli bir internet kullanıcısı olarak yetişmesini isterken, güvenlikli bir site bulamadığınız için gözünüz arkada mı kalıyor? O halde en kısa zamanda Tipeez.com’u keşfetmenizi öneriyoruz. Çünkü 1.000.000 çocuk her gün Tipeez’de buluşuyor!
Güvenlikli alt yapısı, çocuk ve gençlere yönelik birbirinden farklı ve eğlenceli faaliyetleri ile Tipeez.com, Türkiye’nin en çok tercih edilen çocuk ve gençlik portalı. 7-14 yaş arası çocuklar Tipeez.com’da güncel haberleri takip ediyor, birbirinden eğlenceli oyunlar oynuyor, hediyeli yarışmalara katılıyor, kendi makalelerini yazabiliyor, kişisel ajandalarını tutabiliyor.
Tipeez, güçlü güvenlik önlemleri, ebeveyne kontrol yetkisi sağlayan özel sistemi ve çocuklara kişisel bilgilerini açıklamadan veya kaba bir dil kullanmadan kendi yaş grubuyla konuşma özgürlüğü veren patentli programıyla, Türkiye’deki her iki çocuktan birinin ve ebeveynlerinin tek tercihi.
Sizleri de, Tipeez'i çocuklarınızla birlikte keşfetmeye ve sitenin size sunduğu imkanlardan yararlanmaya davet ediyoruz: http://www.tipeez.com/
Güvenlikli alt yapısı, çocuk ve gençlere yönelik birbirinden farklı ve eğlenceli faaliyetleri ile Tipeez.com, Türkiye’nin en çok tercih edilen çocuk ve gençlik portalı. 7-14 yaş arası çocuklar Tipeez.com’da güncel haberleri takip ediyor, birbirinden eğlenceli oyunlar oynuyor, hediyeli yarışmalara katılıyor, kendi makalelerini yazabiliyor, kişisel ajandalarını tutabiliyor.
Tipeez, güçlü güvenlik önlemleri, ebeveyne kontrol yetkisi sağlayan özel sistemi ve çocuklara kişisel bilgilerini açıklamadan veya kaba bir dil kullanmadan kendi yaş grubuyla konuşma özgürlüğü veren patentli programıyla, Türkiye’deki her iki çocuktan birinin ve ebeveynlerinin tek tercihi.
Sizleri de, Tipeez'i çocuklarınızla birlikte keşfetmeye ve sitenin size sunduğu imkanlardan yararlanmaya davet ediyoruz: http://www.tipeez.com/
Bir bumads advertorial içeriğidir.
DOLAR KANATLANDI
Son bir kaç ay içinde Amerikan Dolarının ve Altının kazandığı değer takdire şayan. Birileri oturduğu yerden parasına para kattı, garip işçim ve emekçim ise hala, oturduğu odanın elektriğini kapatarak, haftada bir kere banyo yaparak , kışın doğalgazı 1 odada yakarak tasarruf peşinde.
Ekonomisi çökmüş, yerle yeksan olmuş, habire karşılıksız para basan, uluslararası değerlendirme kuruluşları tarafından güvenilirlik notu düşürülen bir ülkenin parasının bu denli değer kazanması ise ekonomide bir çığır.
Ben iktisat okudum. " Para ve Banka" diye bir dersimiz vardı. Para politikaları ,spekülasyonlar ve günlük olayları işlerdik o derste. Senaryolar yazardık. O acemi halimizle saçma sapan teoriler ürettiğimiz de olurdu ama bakıyorum ki o saçma sapan teorilerimizin hepsi gerçek olmuş.
Ve anlıyorum ki, en basit , en saçma , en gereksiz bir hamle bile bir spekülasyona yol açıp birilerinin cebini doldururken öte yandan bir diğerini boşaltıyor. Ve benim ülkemde cebi boşalan hep sade vatandaş ve küçük yatırımcı oluyor ...
Ekonomisi çökmüş, yerle yeksan olmuş, habire karşılıksız para basan, uluslararası değerlendirme kuruluşları tarafından güvenilirlik notu düşürülen bir ülkenin parasının bu denli değer kazanması ise ekonomide bir çığır.
Ben iktisat okudum. " Para ve Banka" diye bir dersimiz vardı. Para politikaları ,spekülasyonlar ve günlük olayları işlerdik o derste. Senaryolar yazardık. O acemi halimizle saçma sapan teoriler ürettiğimiz de olurdu ama bakıyorum ki o saçma sapan teorilerimizin hepsi gerçek olmuş.
Ve anlıyorum ki, en basit , en saçma , en gereksiz bir hamle bile bir spekülasyona yol açıp birilerinin cebini doldururken öte yandan bir diğerini boşaltıyor. Ve benim ülkemde cebi boşalan hep sade vatandaş ve küçük yatırımcı oluyor ...
20 Eylül 2011 Salı
BAĞIŞINIZ EKSİK
Kreşe başladı benim minik meleğim. İşten ayrıldım, evdeyim, tutumlu olalım, uzun kreş saatlerine gerek yok vs derken bir ilköğretim okulunun kreşine vermeye karar verdik. İyi de yaptık açıkçası.
Fakat okullar açılmadan önce evraktı kayıttı uğraşırken şöyle bir telefon aldım.
- Aloo Bozbek Hanım
-Buyrun benim
- Ben ............. okulunun aile birliğinden arıyorum. Kızınızın bütün evrakları tamam yanlız 2 top A4 kağıdı ile bağış eksik?!
- A4 'ü anladım da bağış nasıl eksik..Bağış gönüllü bir olay değil mi? Nasıl eksik oluyor..Ya gönlümden kopmadıysa ( Bu son cümle benim iç sesimdi tabi)
Yarın uğrarım dedim ve kapattım telefonu.
Bir sonraki gün gidip eksikleri tamamladım ve meleğim kreşte.
Ama hala " Bağışınız eksik" sesi kulaklarımda.
Nasıl anlamsız, devrik, amaç dışı ve sinir bozucu.
Daha neler göreceğiz bakalım...
Fakat okullar açılmadan önce evraktı kayıttı uğraşırken şöyle bir telefon aldım.
- Aloo Bozbek Hanım
-Buyrun benim
- Ben ............. okulunun aile birliğinden arıyorum. Kızınızın bütün evrakları tamam yanlız 2 top A4 kağıdı ile bağış eksik?!
- A4 'ü anladım da bağış nasıl eksik..Bağış gönüllü bir olay değil mi? Nasıl eksik oluyor..Ya gönlümden kopmadıysa ( Bu son cümle benim iç sesimdi tabi)
Yarın uğrarım dedim ve kapattım telefonu.
Bir sonraki gün gidip eksikleri tamamladım ve meleğim kreşte.
Ama hala " Bağışınız eksik" sesi kulaklarımda.
Nasıl anlamsız, devrik, amaç dışı ve sinir bozucu.
Daha neler göreceğiz bakalım...
15 Eylül 2011 Perşembe
YA ŞUNDADIR YA BUNDA, ACABA HANGİ MACUNDA
Geçenlerde gazetede, dişindeki iltihap kanına karışınca ölen birinin haberini okudum. Ne kadar doğrudur bilmem ama diş sağlığımıza yeterince özen göstermediğimiz bir gerçek. Diş sağlığını korumanın ilk adımı dişleri düzenli fırçalamak. Burada şu soru devreye giriyor. Hangi macunla?
Reklamları izledikçe, popüler dergileri karıştırıp bazı reklamsal yazılar okudukça kafam dehşet karışıyor. Ben ki bir dönem medikal alanda faaliyet gösteren bir firma için PR çalışmaları yaptım. Bu sektörlerde reklamın -pazarlamanın nasıl yapıldığını, nasıl yürüdüğünü iyi bilirim.
Sorarım size biz hangi diş mucununu kullanacağız? Ya da aynı anda kaç farklı diş macunu kullanmamız gerekiyor? Çürüklerden korunmak için ayrı, tartar ve diş eti hastalıklarından korunmak için ayrı, eğer diş minemizde hassasiyet var ise ayrı, dişimizde çürük oluştu ise ayrı, nefesimiz kokmasın diye ayrı, sigara içiyorsak ayrı, kahve tutkunu isek ayrı, ona ayrı buna ayrı. Basit bir hesaplama ile en iyi ihtimal 3 tane diş macununu eş zamanlı olarak kullanmamız gerekiyor. Diğer bir ihtimal bu diş macunlarını karıştırıp yeni nesil çok amaçlı bir diş macunu elde etmemiz gerekiyor.
Bir markete gidip diş macunu seçmek oldukça basit bir işlem olması gerekirken , gittikçe dünyanın en stresli ve en düşündürücü işi olmaya başladı. Oysa ki diş macunu ne işe yarar? Dişleri ve ağız içini yiyecek artıklarından ve dolayısıyla bu artıklar yüzünden oluşan bakterilerden temizlemeye. Bakterilerden temizleyerek çürük olmasını ve diş eti hastalıklarının oluşumunu engellemeye. Bir de diştaşı oluşumunu engellemeye fakat diş doktrumun dediğine göre bazı ( hatta ülkemizdeki birçok) insanın tükürüğünde bulunn bir madde nedeniyle ne yaparsan yap diş taşı oluşumuna meyilliyiz, bu yüzden belli aralıklarla dişçimizi ziyaret etmeliyiz.
Kişisel fikrimce diş minelerini aşındırmadan temizleyen bir diş macunu herkesin işini görecektir. Hangi diş macununu kullansam diye karalar bağlayıp, rafların önünde uzunn uzunn vakit geçirmeye hiç gerek yok. Bir diş macunu için bir servet ödemeye ise hiç ama hiç gerek yok.
Dişlerini ve dilini düzenli fırçalayan, diş ipi kullanan ve gerekli aralıklarla diş hekimine giderek kontrollerini yaptıran bir insanın hangi diş macununu kullandığının pek bir önemi yok. Gerekli olan bu tedbirleri uygulamayanlara ise hangi diş macununu kullanırsa kullansın o diş macununun bir etki göstereceği yok. Bundan da hangi sonucu çıkartıyoruz?
Önce kişisel hijyenimize özen gösterelim. Çocuklarımızı bu şekilde yetiştirelim. Gerekirse bıkmadan yılmadan hergün dişlerini fırçalayıp fırçalamadıklarını takip edelim, bir kereden birşey olmaz mantığından vazgeçelim. Sonra da kesemize uygun, aklımıza yatkın bir diş macunu seçip yolumuza devam edelim.
Düzenli olarak diş doktorunu ziyaret eden biriyseniz zaten gerekli olan ek bir tedbir var ise onun yönlendirmesi ve reçetelemesi sonucunda kafanız karışmaz ve ihtiyacınız olan ürünü temin edebilirsiniz gönül rahatlığı ile.
"Bir diş doktoru muayenesi kaç para ? Biliyor musun sen?" diye sorulduğunu duyar gibiyim. Evet ülkemizde özel bir diş doktoruna gitmek büyük bir külfet. Çocuklarla ilgilenebilen bir diş hekimi bulmak zor. O halde ne yapacağız..Devletimizin açtığı ağız ve diş sağlığı hastanelerinden, diş hekimliği fakültelerinin polikliniklerinden, devlet ve ssk hastanelerinden yararlanacağız. Özel bir diş hekimine gittiğimizde karşılaşacağımız konforu bulamayacağız tabiki de ama hiç gitmemekten iyidir değil mi?
Sevgiyle..
Reklamları izledikçe, popüler dergileri karıştırıp bazı reklamsal yazılar okudukça kafam dehşet karışıyor. Ben ki bir dönem medikal alanda faaliyet gösteren bir firma için PR çalışmaları yaptım. Bu sektörlerde reklamın -pazarlamanın nasıl yapıldığını, nasıl yürüdüğünü iyi bilirim.
Sorarım size biz hangi diş mucununu kullanacağız? Ya da aynı anda kaç farklı diş macunu kullanmamız gerekiyor? Çürüklerden korunmak için ayrı, tartar ve diş eti hastalıklarından korunmak için ayrı, eğer diş minemizde hassasiyet var ise ayrı, dişimizde çürük oluştu ise ayrı, nefesimiz kokmasın diye ayrı, sigara içiyorsak ayrı, kahve tutkunu isek ayrı, ona ayrı buna ayrı. Basit bir hesaplama ile en iyi ihtimal 3 tane diş macununu eş zamanlı olarak kullanmamız gerekiyor. Diğer bir ihtimal bu diş macunlarını karıştırıp yeni nesil çok amaçlı bir diş macunu elde etmemiz gerekiyor.
Bir markete gidip diş macunu seçmek oldukça basit bir işlem olması gerekirken , gittikçe dünyanın en stresli ve en düşündürücü işi olmaya başladı. Oysa ki diş macunu ne işe yarar? Dişleri ve ağız içini yiyecek artıklarından ve dolayısıyla bu artıklar yüzünden oluşan bakterilerden temizlemeye. Bakterilerden temizleyerek çürük olmasını ve diş eti hastalıklarının oluşumunu engellemeye. Bir de diştaşı oluşumunu engellemeye fakat diş doktrumun dediğine göre bazı ( hatta ülkemizdeki birçok) insanın tükürüğünde bulunn bir madde nedeniyle ne yaparsan yap diş taşı oluşumuna meyilliyiz, bu yüzden belli aralıklarla dişçimizi ziyaret etmeliyiz.
Kişisel fikrimce diş minelerini aşındırmadan temizleyen bir diş macunu herkesin işini görecektir. Hangi diş macununu kullansam diye karalar bağlayıp, rafların önünde uzunn uzunn vakit geçirmeye hiç gerek yok. Bir diş macunu için bir servet ödemeye ise hiç ama hiç gerek yok.
Dişlerini ve dilini düzenli fırçalayan, diş ipi kullanan ve gerekli aralıklarla diş hekimine giderek kontrollerini yaptıran bir insanın hangi diş macununu kullandığının pek bir önemi yok. Gerekli olan bu tedbirleri uygulamayanlara ise hangi diş macununu kullanırsa kullansın o diş macununun bir etki göstereceği yok. Bundan da hangi sonucu çıkartıyoruz?
Önce kişisel hijyenimize özen gösterelim. Çocuklarımızı bu şekilde yetiştirelim. Gerekirse bıkmadan yılmadan hergün dişlerini fırçalayıp fırçalamadıklarını takip edelim, bir kereden birşey olmaz mantığından vazgeçelim. Sonra da kesemize uygun, aklımıza yatkın bir diş macunu seçip yolumuza devam edelim.
Düzenli olarak diş doktorunu ziyaret eden biriyseniz zaten gerekli olan ek bir tedbir var ise onun yönlendirmesi ve reçetelemesi sonucunda kafanız karışmaz ve ihtiyacınız olan ürünü temin edebilirsiniz gönül rahatlığı ile.
"Bir diş doktoru muayenesi kaç para ? Biliyor musun sen?" diye sorulduğunu duyar gibiyim. Evet ülkemizde özel bir diş doktoruna gitmek büyük bir külfet. Çocuklarla ilgilenebilen bir diş hekimi bulmak zor. O halde ne yapacağız..Devletimizin açtığı ağız ve diş sağlığı hastanelerinden, diş hekimliği fakültelerinin polikliniklerinden, devlet ve ssk hastanelerinden yararlanacağız. Özel bir diş hekimine gittiğimizde karşılaşacağımız konforu bulamayacağız tabiki de ama hiç gitmemekten iyidir değil mi?
Sevgiyle..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)